Kimyasal Maddelerin İnsan Sağlığı ve Çevre Üzerindeki Etkileri
Doğada bulunan birçok kimyasal madde vardır ve bunlardan bazıları çevre veya insan sağlığı için tehlikeli olabilir. Bunlardan bazıları beslenmede kullanılırken vücut için gereken doz kadar almak önemlidir. Ayrıca sanayi ve endüstride kullanılan bazı kimyasallarda doğaya ciddi zarar verebileceği için oldukça dikkatli olunmalıdır. Bu kimyasallardan bazılarının insan sağlığı ve çevre için önemi aşağıda açıklanmıştır.
Na, K, Fe, Ca, Mg, H2O Maddelerinin İnsan Sağlığı ve Çevre İçin Önemi
Sodyum (Na): Vücuttaki su dengesinin korunması, besinlerin hücre duvarından geçişi, kas ve sinir fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde çalışması, vücut sıvılarının nötrlük düzeyinin korunmasında görev alır.
Sodyum doğa için de oldukça önemlidir. Yer kabuğunda en fazla bulunan elementlerdendir. Sodyum aktif bir metal olduğundan doğada bileşikler hâlinde bulunur. Toprak ve suda iyon dengesini sağlar. Bitkilerin büyümesi için gerekli elementlerden biridir. Sodyumun çevredeki en önemli bileşikleri sodyum klorür (NaCl), sodyum karbonat (Na2CO3), sodyum bikarbonat (NaHCO3), sodyum hidroksit (NaOH), sodyum nitrattır (NaNO3).
Potasyum (K): Vücuttaki sıvılarının iyon dengesini ve yoğunluğunu korumada, kandaki glikoz seviyesini düzenlemede sinir işlevlerinin çalışmasında, hormonların kontrolünde görev alır.
Potasyum elementi çok aktif bir metal olduğundan doğada bileşikleri hâlinde bulunur. Bitki canlılığı, osmotik basınç ve hücre boyutunun korunmasında önemli elementlerden biridir. Potasyum topraktaki iyon dengesini sağlar ve hayvanların beslenmesi için gereklidir. Bu elementin doğadaki önemli bileşikleri potasyum nitrat (KNO3) ve potasyum hidroksittir (KOH).
Demir (Fe): Demir insan sağlığı için en önemli elementlerden biridir. Vücudumuzda oksijen taşıyan, kana kırmızı renk veren hemoglobinin ve bazı enzimlerin temel parçasıdır. DNA sentezinde yer alır. Beynin normal çalışabilmesi için gereklidir.
Bitkiler için ikinci derecede önemli elementlerden olan demirin toprakta bulunması gereklidir.
Yerkabuğunda ve Dünya’nın merkezindeki çekirdekte yoğun olarak bulunan demir, dünyada manyetik alanın oluşmasını sağlar. Yer kabuğunda demir, mineraller hâlinde bulunur. Başlıca demir mineralleri manyetit (Fe3O4), hematittir (Fe2O3). Demir mineralleri çelik alaşımı üretiminde kullanılır.
Kalsiyum (Ca): Kalsiyum, insan vücudunda en fazla bulunan elementtir. Kemiklerin ana bileşenidir. İskelet ve dişlerin korunması, metabolik fonksiyonların yönetimi için gereklidir. Sinir ve kasların işlevlerine de yardımcı olur.
Hayvanların iskeletinde, dişte, yumurta kabuğunda, mercanda ve toprakta bulunur. Kalsiyum bitkilerde kök ve meyve gelişimini sağlar. Toprakta yeterli miktarda kalsiyum bulunmazsa bitki gelişimi yavaşlayarak, meyve ve yaprak çürümeleri oluşur.
Magnezyum (Mg): Kemiklerin, dişlerin, kasların ve sinirlerin gelişmesinde önemlidir. Doğal
stres önleyici olan magnezyum enerji gerektiren metabolik olaylarda da yer alır. Ayrıca enzimlerin yapısında, adrenalin hormonunun salgılanmasında, kanın pıhtılaşmasını önlemede görev alır.
Magnezyum bitkilerde klorofilin yapısında yer alır. Fotosentezde şeker, yağ ve nişasta oluşumuna katkıda bulunur. Topraktaki magnezyum eksikliğinde bitkilerde gelişme yavaşlar, tohum ve meyve verimi azalır.
Su (H2O): Hayatımızın vazgeçilmezi su, dünyanın ve insan vücudunun yaklaşık %75’ini oluşturur. Doğal bir kimyasal olan su, vücut sıcaklığının düzenlenmesi, derinin nemlenmesi, toksinlerin atılması, böbreklerin çalışmasında, vitamin, mineral ve oksijenin vücutta taşınması ve çözünmesinde önemlidir.
Suyun çevre açısından çok önemli görevleri vardır. Dünyada doğal sera etkisine en çok katkısı olan madde su buharıdır. Su buharı güneşten gelen ışınları tutarak atmosfer sıcaklığının düşmemesini sağlar. Su canlıların temel ihtiyaç maddesidir. Bitkilerin fotosentez yapması, hücrelere besinlerin taşınması, biyokimyasal olaylar su ile gerçekleşmektedir.
Hg, Pb, CO2, NO2, SO3, CO, Cl2 Maddelerinin İnsan Sağlığı ve Çevre Üzerindeki Zararlı Etkileri
Cıva (Hg): Böbrek, sinir sistemi, beyin fonksiyonlarında bozulmaya, DNA’da hasarlara, akciğerlerde ve gözde tahrişe, deri döküntülerine, kusma ve diyare gibi zararlı etkilere neden olabilir. Özellikle metil cıva cenin, bebek ve çocukların gelişmekte olan sinir sistemlerini olumsuz yönde etkiler.
Cıva; fosil yakıt yakma, madencilik, ergitme ve katı atık yakma gibi yollarla havaya, toprağa ve yüzey sularına karışır. Cıva; havaya, yüzey sularına ya da toprağa karıştığında organizmalar tarafından absorbe edilerek metil cıva hâline dönüşür. Metil civa suda yaşayan canlılar aracılığıyla besin zincirine katılarak canlılarda sinir hasarına neden olur
Kurşun (Pb): Kurşun, çevre kirliliği oluşturan ve insan sağlığına toksik etki yapan ağır bir metaldir. Kurşun endüstride daha çok pil yapımında, akü imalatında, yakıtlarda katkı maddesi olarak, radyasyon koruyucu, yalıtkan kablo, boya, lehim, folyo ve çeşitli alaşımların üretiminde kullanılır. Kurşun biyolojik olarak parçalanmadığından toksik etkisi giderilemez. Kurşun vücuda içme suyu, besin zinciri yolu ile girebilir ve akciğerlere kadar ulaşır. Akciğerlerden emilerek kana karışır. Kan ile karaciğer, böbrek, beyin ve kas gibi yumuşak dokulara ulaşır ve kemik ve diş gibi sert dokularda birikirek işitme, sinir sistemi bozukluklarına, hemoglobin miktarında azalmaya, kansızlığa, mide ağrısına, böbrek ve beyin iltihabına, özellikle kansere ve ölüme neden olur. Çocuklarda ise bilinç ve davranış bozukluklarına yol açar.
Karbon dioksit (CO2): Karbon dioksit atmosferde hacimce on binde bir oranında bulunan bir
gazdır. Odun, kömür ve petrol gibi yakıtların tam yanması sonucu oluşan karbon dioksit gazı atmosfere yayılarak atmosferin karbon dioksit oranını arttırır. Endüstrinin gelişmesiyle birlikte atmosferdeki karbon dioksit gazı miktarı hızla artmaktadır. Karbon dioksit gazının artışı sera etkisi yaratarak küresel ısınmaya neden olmaktadır. Karbon dioksit gazı atmosferdeki sera etkisine en fazla katkı sağlayan gazdır (%77). Sera etkisi ile atmosferdeki iklim değişiklikleri sonucu bazı bölgelerde kuraklığın oluşmasına neden olmaktadır.
Karbon dioksit gazı zehirli bir gaz değildir. Bu yüzden insan sağlığına zararı azdır. Fakat hava kirliliği oluşturarak çevreye zarar verir.
Azot dioksit (NO2): Azot dioksit hava kirliliğine neden olan kahverengi, boğucu, zehirli, kokulu ve kolay
reaksiyona girebilen bir gazdır. Azot dioksit insan sağlığı ve çevre için zararlı bir gazdır. Azot dioksit gazının salınımına en fazla motorlu taşıtlar neden olur. Yüksek sıcaklıkta gerçekleşen yanma olayları sırasında havadaki azot gazı oksijen ile birleşerek azot monoksit (NO) ve az miktarda da azot dioksit (NO2 ) oluşturur. Azot monoksit, oksijen gazı ile birleşerek azot dioksite dönüşür. Oluşan azot dioksit havadaki su buharı ile birleşerek nitrik asit oluşturur ve böylece asit yağmurları oluşur. Bu asit yağmurları çevreye, insan sağlığına, tarihî eserlere, binalara ve bitki örtüsüne zarar verir.
Kükürt trioksit (SO3): Kükürt trioksit havadan ağır, yanıcı olmayan, zehirli bir gazdır. Fosil
yakıtlarından ve araba egzozlarından çıkan kükürt dioksit (SO2) gazı, havadaki oksijen ile ya da NO2
ile tepkimeye girerek kükürt trioksit (SO3) gazını oluşturur. SO3 atmosferdeki su buharı ile etkileşerek asit yağmurlarına; asit yağmurları da solunum rahatsızlıklarına, suların kirlenmesine, kayaçların erozyonuna neden olur.
Karbon monoksit (CO): Karbon monoksit gazı havadan ağır, yanıcı, kokusuz ve çok zehirli bir gazdır. Yakıtların yeterli olmayan miktarda oksijenle yanması sonucunda karbon monoksit gazı oluşur. İnsan vücudunda oksijen gazı hemoglobindeki Fe2+ iyonlarına bağlanarak hücrelere taşınır. Karbon monoksitin hemoglobinle bağlanma hızı oksijenden yaklaşık iki yüz kat daha fazladır. Ortamda karbon monoksit gazı varsa hemoglobinle hızla bağlanarak oksijenin hemoglobinle bağlanmasını engeller. Bu durum hücrelere yeterli oksijen gitmediğinden zehirlenmelere, boğulmalara hatta ölümlere neden olur.
Klor gazı (Cl2): Klor gazı su arıtımında, kuş gribinde, havuzlarda, kanalizasyonlarda dezenfektan madde olarak kullanılır. Suların dezenfeksiyonu için klor kullanılması güvenli değildir. Çünkü klor gazı zehirli bir gazdır. İnsan sağlığına zararlı, kanserojen bir maddedir. Klor gazının burun, göz, kulak gibi organlarda tahriş edici etkisi vardır. Klor gazının tahriş edici etkisi sulardaki klor miktarına göre değişir. Klor bütün bakteriler ve virüsler üzerinde etkili olamaz.
Klorun çevreye de zararları vardır. Fazla miktarda kullanılan klor; seramikleri, derz dolgularını ve su depolarını yıpratarak zarar verir.
Yorumlar
Yorum Gönder