Kimya Terimleri Sözlüğü
KİMYA TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
A
Adlandırma. Element ve bileşiklerin kimyasal formül veya sembollerle, bazı
sistematik yöntemlere göre adlarının yazılması.
Aktiflik. Reaksiyona girme kabiliyeti, elementlerin bileşik yapabilme
eğilimleri.
Aktinitler. Aktinyum (57Ac) elementinden sonra gelen ve 4f orbitallerinin
dolmasıyla oluşan 14 elementin oluşturduğu seri.
Alfa parçacığı. İki proton ve iki nötrondan oluşan +2 yüklü helyum çekirdeği.
Alkali metal. 1A grubundaki hidrojen dışındaki metaller.
Allotrop. Fiziksel özellikleri ve kristallerinin uzayda dizilişleri birbirinden
farklı olan aynı cins atomlar birbirinin allotropudur.
Amalgam. Civanın diğer metaller ile oluşturduğu alaşımlar.
Ametal. Metalik karakter göstermeyen periyodik tablonun sağ tarafındaki
elementler. Atomları az sayıda elektron alarak anyon oluşturan elementler.
Amfoter oksit. Hem asitlerle hem bazlarla tepkime verebilen oksitler.
Anlamlı sayılar. Doğru bir şekilde yapılmış ölçümü ifade eden sayılar.
Anyon. Negatif (–) yüklü iyon.
Asit. Suda çözündüğünde ortama hidrojen iyonları (H+) ya da hidronyum iyonları
(H3O+) verebilen maddelerdir.
Asit oksit. Suda çözündüğünde ortama asit çözeltisi veren ya da baz veya bazik
oksitlerle reaksiyona girerek tuz oluşturan ametal oksitidir.
Aşırı doymuş çözelti. Belirli sıcaklıktaki doymuş halinden geçici olarak daha
fazla çözünen içeren çözelti.
Atmosfer basıncı. Atmosferdeki havanın ağırlığından dolayı uyguladığı açık hava
basıncı
1-Atmosfer basıncı. 76 cm (760 mm) yüksekliğindeki civa sutunun uyguladığı
basınç.
Atom. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en küçük parçasıdır.
Atom–gram. Bir mol atomun kütlesidir.
Atom kütlesi. Bir atomun atomik kütle birimi cinsinden kütlesidir.
Atom numarası (Z). Bir atomun çekirdeğindeki proton sayısıoır. Yada nötr bir
atomda çekirdeğin etrafındaki toplam elektronların sayısına eşittir.
Atomik kütle birimi (a.k.b). Bir karbon (126C) atomunun kütlesinin tam olarak
1/12 sine eşittir.
Aufbau yöntemi. Elektronlar atomik orbitallere enerjileri en düşük olacak
şekilde sırasıyla yerleşirler. (Önce 1s, sonra 2s ve sonra 2p nin dolmaları
gibi)
Avogadro kanunu. Aynı sıcaklık ve basınçta bulunan tüm gazların eşit sayıda
molekülleri, eşit hacimdedir.
Avogadro sayısı (NA). 126C elementinin 12 gramındaki kesin atom sayısıdır.
(6,02.1023 tane mol–1' e eşittir)
Ayırtedici özellik. Maddeleri ayırt etmek için kullanılan özellik
Ayırma. Karışımı oluşturan maddeleri fiziksel yöntemlerle ayrıştırma.
Ayrımsal damıtma. Farklı sıvılardan oluşan bir karışımdaki sıvıları kaynama
noktaları farkından yararlanarak ayırma metodudur.
Ayrımsal kristallendirme. Bir karışımı oluşturan bileşenleri çözünürlük
farklarından yararlanarak birbirinden ayırma metodudur.
Azeotrop. Sabit bir kaynama noktası bulunan ve sıvı ile buhar hallerindeki
bileşimi aynı olan çözelti
B
Bağıl atom kütlesi. Standart kabül edilen bir elementin kütlesine göre
kıyaslanarak bulunan atom kütlesi
Bağlanma enerjisi. Bir atomun çekirdeğindeki proton ve nötron gibi atom altı
taneciklerini bir arada tutan enerjidir.
Barometre. Açık hava basıncını ölçmek için kullanılan düzenek
Basınç. Birim yüzeye uygulanan kuvvet
Baz. Suda çözünürken çözeltiye hidroksit (OH–) iyonları veren madde.
Bazik oksit. Suda çözündüğünde bazik çözelti oluşturan ya da asit ve asit
oksitlerle reaksiyona girerek tuz oluşturan metal oksitidir.
Belirleyici madde. Kimyasal reaksiyonda artan madde karşısında tamamen tükenen
madde.
Beta parçacığı. Radyoaktif bir elementin çekirdeğindeki bir nötronun bir
protona dönüşmesi ile açığa çıkan elektron
Bileşik. İki ya da daha fazla cins elementin belirli oranlarda birleşmesinden
oluşan saf madde.
Bileşik oksit. Aynı katyonun farklı iki değerlik aldığı oksitlerinin biraraya
gelmiş hali. Örneğin; Fe3O4, (FeO.Fe2O3)
Bilimsel Yöntem. Bilimin gelişmesini sağlayan gözlem, deney ve kanunların ve
kuramların formüle edilmesi etkinliklerinin bütünü.
Birinci iyonlaşma enerjisi. Gaz halindeki bir atomdan en gevşek tutulan
elektronun uzaklaştırılması için gereken minimum enerjidir.
Bombardıman. Bir atom çekirdeğine herhangi bir nükleer taneciğin gönderilmesi.
Boyle kanunu. Sabit sıcaklıktaki bir miktar gazın hacmi ile basıncı ters
orantılıdır.
Bozunma serisi. Radyoaktif bir izotopun basamak basamak çeşitli ışımalar
yaparak bozunması ve sonunda kararlı bir izotopa dönüşmesi
Buharlaşma. Ortalama kinetik enerjisi fazla olan moleküllerin, sıvı fazdan gaz
fazına geçmeleri.
Bunzen beki. Tasarımı alman bilim adamı Robert Bunzen tarafından yapılan ısıtma
aygıtı.
C - Ç
Celsius sıcaklık cetveli. Buzun erime noktasını 0°C ve suyun kaynama noktasını
100°C olarak kabul eden sıcaklık cetveli.
Charles kanunu. Sabit basınç altında bir miktar gazın, hacmi ile mutlak
sıcaklığı doğru orantılıdır.
Coulomb kuvvetleri. Aynı yüklü tanecikler arasında itme kuvveti veya zıt yüklü
tanecikler arasında çekme kuvveti Coulomb kuvvetleri olarak adlandırılır.
Çekirdek. Atomun merkezinde proton, nötron gibi benzer atom altı parçacıklar
içeren, oldukça küçük ve yoğun, pozitif (+) yüklü bölge.
Çekirdek eşitliği. Radyoaktif bir reaksiyondaki değişiklikleri gösteren denklem.
Çekirdek reaksiyonu. Bir atomun çekirdeğinde meydana gelen değişmeler,
Radyoaktif veya nükleer reaksiyonlar olarak da bilinir.
Çizgi spektrumu. Gaz veya gaz halindeki bir maddeden gelen ışıklar bir
prizmadan geçirilirse elde edilen görünür renkler arasında boşluklar vardır. Bu
tür devamlı olmayan spektrumlara çizgi spektrumu denir.
Çökelme. Bir çözeltide iki tuzun etkileşimi veya sıcaklık değişiminin
çözünürlüğe etkisi sonucu çözünmeyen katı bir bileşiğin oluşması.
Çökelme reaksiyonu. Sonucunda çökelti oluşan reaksiyonlardır.
Çözelti. İki veya daha fazla maddeden oluşmuş homojen karışım.
Çözücü. Bir çözeltinin en fazla miktardaki bileşeni veya çözeltiye fiziksel
halini veren bileşendir.
Çözünen. Bir çözeltinin miktar olarak az bulunan bileşenleri
Çözünürlük. Belirli bir sıcaklıkta sabit hacimdeki bir çözücüde doymuş bir
çözelti elde etmek için çözünen maddenin miktarı.
D
Dalga. Bir ortamda enerji taşıyan eğilim.
Dalga boyu. Birbirini takip eden iki dalga tepesi yada çukuru arasındaki
uzaklık.
Dalton atom modeli. Atom maddenin en küçük yapıtaşı olup daha küçük parçalara
bölünemez içi dolu bir küredir.
Dalton kanunu. Birbirleriyle reaksiyon vermeyen gazların oluşturduğu karışımın
basıncı, karışımda bulunan gazların kısmi basınçları toplamına eşittir.
Damıtma. Bir sıvıyı buharlaştırıp, oluşan buharını yoğunlaştırarak ayrıştırma
işlemi.
d–bloku. Periyodik tablonun d–orbitallerinin dolmakta olduğu elementleri içeren
bölümü.
Değerlik elektronları. En büyük baş kuvant um sayısına sahip elektron
tabakasında bulunan elektronlar.
Denkleştirilmiş denklem. Aynı tip atomların, denklemin her iki tarafında da
aynı sayıda bulunduğu eşitlik.
Devamlı spektrum. Beyaz ışık bütün renkleri içerdiğinden bir prizmadan
geçirilirse elde edilen renkler sürekli olur, yani birinin bitmek üzere olduğu
anda öbürü başlar. Renkler sınır bölgelerde iç içe girmiş devamlı bantlar
halindedir. Bu tür spektrumlara devamlı spektrumlar denir.
Derişik çözelti. Göreceli olarak çok miktarda çözücü içeren çözelti.
Derişim. Bir maddenin belirli miktardaki bir çözücü veya bir çözeltinin
içindeki göreceli miktarı.
Dializ. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yarı geçirgen bir
zardan geçmesi ve büyük iyon veya moleküllerin geçmemesi işlemi.
Difüzyon. Bir gazın havada veya başka bir gaz içinde yayılması.
Doğal radyoaktiflik. Atom numarası 83’ten büyük olan elementlerin kendiliğinden
çeşitli ışımalar yaparak yeni elementlere dönüşmesi
Donma. Sıvı haldeki bir maddenin katı hale geçmesi
Doymamış çözelti. Belirli bir sıcaklıkta doymuş halden daha az çözücü içeren
çözelti.
Doymuş çözelti. Belirli bir sıcaklıkta çözebileceği maksimum çözüneni içeren
çözelti.
Dublet. Atomların bileşik oluştururken elektron alarak ya da vererek en dış
enerji seviyelerindeki toplam elektron sayısının helyum gibi 2 olması hâlidir.
E
Efüzyon. Gaz moleküllerinin küçük bir delik aracılığıyla bir kaptan, daha düşük
basınçlı ortama yayılması.
Ekzotermik reaksiyonlar. Dışarıya ısı vererek gerçekleşen
reaksiyonlardır.
Elektrolit. Sulu çözeltisi elektrik akımını ileten madde.
Elektrolit çözelti. Elektrik akımını ileten çözelti.
Elektrolit olmayan çözelti. Elektrik akımını iletmeyen çözelti.
Elektroliz. Bir maddenin sıvılaştırılmış halinde ya da elektrolit çözeltisinde,
elektrik akımı yardımı ile kendi bileşinlerine ayrıştırılması
Elektron. Çekirdeğin etrafındaki ihtimali orbitallerde hareket ettiğine
inanılan 1/1840 akb’lik bir kütleye sahip negatif (–) yüklü parçacıktır.
Elektron dağılımı. Elementlerin atomlarında bulunan elektronların, atomik
orbitallerine düzenli bir şekilde yerleşimi
Elektronegatiflik. Bir molekül içerisindeki atomun elektronları kendine doğru
göreceli çekme kabiliyeti.
Elektromanyetik spektrum. Elementler katı yada gaz halinde iken dışarıdan
yeterli miktarda alırlarak, belli dalga boyırında ışıma yapmaları.
Elektron ilgisi. Nötr bir atoma (gaz fazında) bir elektron eklenmesiyle meydana
gelen ısı değişimi. Bir atomun elektron alma eğiliminin ölçüsü.
Elektron yakalama. Çekirdeğe en yakın bir enerji seviyesinden bir elektronun
çekirdek tarafından yakalanmasıyla oluşan radyoaktif bozunma şekli
Element. Kimyasal metodlarla daha basit parçacıklara ayrılamayan, aynı cins
atomlardan meydana gelen en basit yapıdaki madde.
Endotermik reaksiyon. Dışarıdan ısı alarak gerçekleşen reaksiyonlardır.
Enerji seviyesi. Çekirdek etrafında aynı enerjideki elektronların bulunduğu
yörüngelerdir.
Erime noktası. Katı hâldeki maddenin sıvı hâle geçtiği sıcaklık noktası.
F
f – bloku. Periyodik tabloda f orbitallerinin dolmakta olduğu elementlerin
oluşturduğu küme.
Fahrenheit sıcaklık cetveli. Buzun 32°F da eridiğini ve suyun 212 °F da
kaynadığını kabul eden sıcaklık cetveli.
Frekans. Belirli bir noktada birim zamanda (saniyede) geçen dalga sayısıdır.
Fiziksel değişme. Maddenin fiziksel halinde meydana gelen değişmedir.
Fiziksel özellik. Erime noktası, kaynama noktası, renk, özkütle gibi maddenin
iç yapısıyla ilgili olmayan özelliklerdir.
Fizyon (Bölünme) reaksiyonu. Ağır bir çekirdeğin daha küçük çekirdeklere
dönüşmesi. Bu sırada bir kaç nötron ile çok büyük miktarda enerji açığa çıkar.
Flüoresans. Bir maddenin kısa dalga boylu radyasyon ile uyarılması sonucu ışık
yayması. Uyarıcı ortamdan uzaklaştırıldığında ışık yayma işlemi durur.
Formül. Bileşikteki elementlerin sembollerini ve bu bileşiğin bir molekülündeki
atomların kaçar tane olduğunu gösteren sayıları içeren basit ifadedir.
Formül–gram. Bir mol iyonik bağlı bileşiğin kütlesidir.
Fosforesans. Bir maddenin uyarılması sonucu ortamdan uyarıcı kaldırılsa da bir
süre daha ışıma yapması.
Fotoelektrik olay. Bir metal üzerine düşürülen ışığın, metal yüzeyinden
elektron koparması olayına denir.
Foton. Işık taneciğ. Işık ışınının enerjisi bu fotonlar içinde
yoğunlaşmıştır.
Füzyon (Birleşme) reaksiyonu. Küçük atom çekirdeklerinin birleşerek daha büyük
çekirdekler oluşturmasıdır.
G
Gama ışıması. Çeşitli radyoaktif ışımalar sonucu yüksek enerjili halde kalan
bir çekirdeğin yaydığı ve nüfus etme gücü yüksek olan elektromanyetik ışıma.
Gay – Lussac kanunu. Sabit hacimli bir miktar gazın basıncı ile mutlak
sıcaklığı doğru orantılıdır.
Gaz kanunları. Özel şartlar altındaki gazların davranışlarını inceleyen
kanunlar.
Gaz sabiti (Rydberg sabiti). İdeal gaz denkleminde ve bazı diğer denklemlerde
karşılaşılan sabit.
Geçiş elementleri. Periyodik sistemin orta kısmında bulunan ve bileşiklerinde,
birden fazla değerlik alabilen d orbitallerinin dolmasıyla oluşan B grubu
elementleridir.
Gerçek Gaz. Davranışı ideal gaz davranışından farklı olan gaz.
Görünür spektrum. Dalga boyu yaklaşık 390 nm ile 760 nm arasında bulunan ve
elektromanyetik ışımanın bütün görünen dalgalarını içeren spektrumu.
Graham kanunu. Sabit sıcaklıkta bir gazın difüzyon veya efüzyon hızı, o gazın
öz kütlesinin karekökü ile ters orantılıdır.
Grup. Periyodik sistemdeki benzer kimyasal özelliğe sahip elementlerden oluşan
dikey sütunlar.
Gay – Lussac kanunu. Sabit hacimli bir miktar gazın basıncı ile mutlak
sıcaklığı doğru orantılıdır.
H
Hacim. Maddenin uzayda kapladığı boşluk.
Halojenler. Tuz yapıcı anlamına gelen ve periyodik tabloda, atomlarının son
yörüngelerinde yedi elektron bulunduran elementlerin oluşturduğu 7A grubu.
Heterojen karışım. Her noktasında aynı özellik göstermeyen karışımlardır.
Hızlandırıcı. Elektron, proton ve alfa parçacığı gibi yüklü parçacıklara çok
yüksek kinetik enerji kazandıran alet.
Hidrat. Kristal yapısında belirli miktarlarda su molekülü içeren
bileşiklerdir.
Homojen karışım. Her noktasında aynı özellikleri gösteren karışımlardır.
Hund kuralı. Eş enerjili orbitallere (2px, 2py, 2pz gibi) elektronların paralel
spinli maksimum sayıda eşleşmemiş elektron sağlayacak şekilde yerleştirilmesi.
I – İ
Işık hızı. Bütün elektromanyetik dalgaların boşluk kabul edilen, maddeden
arınmış ve havası boşaltılmış ortamda 3·108 cm/s lik bir hızla ile ilerleyişi.
Işın tedavisi. Radyoaktif ışımanın tedavi amacıyla kullanımı,
radyoterapi.
İç geçiş elementleri. Periyodik sistemin alt kısmında yer alan ve f
orbitallerinin dolmasıyla oluşan elementler. Aktinitler ve lantanitler.
İdeal gazlar. Bütün basınç değerlerinde Boyle kanununa uyan gazları tanımlar.
Gerçek gazlar yüksek sıcaklık ve düşük basınçta ideal davranışa yaklaşır.
İndirgen. Kimyasal reaksiyonlarda kendisi yükseltgenerek karşısındakini
indirgeyen madde.
İndirgenme. Elementlerin elektron olarak bir değerlikten daha düşük
değerliklere geçmesi.
İyon. elektriksel yük taşıyan atom ya da atom grupları. İyonlaşma. Gaz
halindeki bir atomun en uzak yörüngesindeki en zayıf tutulan elektronunun
koparılması işlemine denir.
İyonik bağ. Bir metal ile ametal arasında elektron alış–verişi sonucunda oluşan
bağ türü.
İyonik bileşik. Atomları arasında iyonik bağ içeren bileşikler.
İyonlaşma enerjisi. Gaz halindeki nötr bir atomun bir elektronun
uzaklaştırılması için gerekli minumum enerji.
İzoelektronik. Değerlik elektron sayıları aynı olan atom veya iyon türleri.
İzoton. Nötron sayıları aynı proton sayıları farklı olan atomlar.
İzotop. Proton sayıları aynı nötron sayıları farklı ya da bir başka değişle
atom numarası aynı, kütle numarası farklı olan atomlar.
J – K
Javel suyu. NaOH çözeltisinden CI2 gazı geçirilerek elde edilen ve hipoklorit
CIO– iyonları içeren çamaşır suyu olarak kullanılan ağartıcı madde.
Kaba formül. Bir bileşikteki elementlerin sadece cinsini ve oranını belirten en
basit formül.
Kademeli reaksiyon. Birden fazla reaksiyon basamağına sahip reaksiyonlar
serisi.
Kalkojen. Filiz yapan 6A grubu elementleri.
Kararlı bileşik. Kolaylıkla bozunup, ayrışmayan bileşik
Karışım. İki ya da daha fazla maddenin gelişigüzel oranlarda, kimyasal
özelliklerini yitirmeden oluşturdukları madde.
Katı. Belirli kütle, hacim ve şekli olan içine girdiği kabın şeklini almayan
madde hali.
Katlı oranlar kanunu. İki element aralarında birden fazla bileşik
oluşturuyorsa, birinin sabit tutulan miktarına karşılık diğerinin değişken
miktarları arasında küçük ve tamsayılarla ifade edilen bir oran vardır.
Katot ışın tüpü. Uçlarında metal elektrot bulunan ve içerisine düşük basınçta
gaz konulup elektronlara elektriksel gerilim uygulanmasıyla gaz örneğinin ışık
yaymasını sağlayan tüp.
Katyon. Pozitif (+) yüklü iyon
Kaynama. Bir sıvının buhar basıncının, ortam basıncına eşit olması.
Kaynama noktası. Bir sıvının buhar basıncının, açık hava basıncına eşit olduğu
andaki sıcaklık değeri.
Kelvin sıcaklık cetveli. Mutlak sıcaklıktır. Moleküllerinin ortalama kinetik
enerjilerine göre kullanılan sıcaklık cetveli.
Kısmî basınç. Bir gazın, içinde bulunduğu karışımın toplam basıncı içerisinde
sahip olduğu basınç. Bir gazın karışım içersinde tek başına uyguladığı basınç.
Kızıl ötesi ışınlar. Dalga boyu 10–6 m ile 10–4 m arasında olan zayıf enerjili
dalgalar.
Kimya. Maddelerin özellikleri ile maddeler arası etkileşimleri inceleyen bilim
dalı.
Kimyasal denklem. Kimyasal reaksiyon oluşumunu sembollerle gösteren
denklem.
Kimyasal formül. Bileşiğin bileşimini kimyasal sembol ve rakamlar kullanarak
gösterme şekli.
Kimyasal özellik. Maddenin iç yapısıyla ilgili özellikler.
Kimyasal reaksiyon. Bir ya da daha fazla maddelerin bir veya birden fazla
farklı maddelere dönüştüren bir çeşit değişimlerdir. Kısaca yeni oluşumlara
sebebiyet verecek şekilde atomların başka dizilişlerini sağlayan
işlemler.
Kinetik teori. Gaz ve sıvı moleküllerinin davranışlarını kuramsal olarak
açıklayan teori.
Konsantrasyon. Çözeltide çözünmüş olan göreceli madde miktarıdır. Düşük
konsantrasyonlu çözeltilere seyreltik, yüksek konsantrasyonlu çözeltilere
derişik çözelti denir.
Kontrol çubuğu. Nükleer bir reaktörün kalbine yerleştirilen, zincirleme fizyon
reaksiyonunu kontrol altına almaya yarayan çubuk. Genellikle bor, kadmiyum veya
zirkonyum gibi elementlerden yapılır ve ortamdaki nötronları soğurmak için
kullanılır.
Kovalent bağ. İki elektronun iki atom tarafından paylaşılması ile oluşan
bağ.
Kovalent bileşikler. Atomları arasında kovalent bağ içeren bileşikler.
Kritik kütle. Bir nükleer fizyon reaksiyonun kendiliğinden zincirleme olarak
devam edebilmesi için gerekli olan nükleer yakıt kütlesi.
Kromatografi. Çözücü ve ayırt edici ortam kullanarak çözünen madde karışımını
bileşenlerine ayırma metodu.
Küresel simetri. Bir element atomunun değerlik orbitallerinin tam ya da yarı
dolu olma hali,
Kütle. Değişmeyen madde miktarı.
Kütlenin korunumu kanunu. Bir kimyasal reaksiyonda, reaksiyona giren maddelerin
kütleleri toplamı, reaksiyon sonucu elde edilen ürünlerin kütleleri toplamına
eşittir.
L – M – N
Lewis yapısı. Değerlik elektronlarının noktalarla gösterilmesi ile yazılan
formüller.
Ligand. Kompleks iyonlarda merkez atomu saran komşu gruplardan her biri.
Lantanitler. Lantanyum (89La) elementinden sonra gelen ve 5f orbitallerinin
dolmasıyla oluşan 14 element.
Madde. Uzayda yer kaplayan kütlesi olan herşey.
Makroskobik. Çıplak gözle incelenebilen.Manometre. Kapalı kaptaki gazların
basıncını ölçmek için kullanılan düzenek.
Metal. Kimyasal reaksiyonlarda pozitif değerlik alan ve kendine has bir kakım
özellikleri olan element.
Mikrodalgalar. Dalga boyu 10–8 ile 10–1m arasında bulunan düşük frekanslı
dalgalar.
Mikroskobik. Mikroskop olmadan, çıplak gözle ölçülemeyen çok küçük yapılar.
Mineral. Belli bir formülü olan doğada saf halde bulunan metal bileşiği.
Mol. 6,02·1023 adet tanecik, atom veya molekül.
Mol kesri. Bir gazın mol sayısının, gazın içinde bulunduğu karışımın toplam mol
sayısına oranı.
Molal donma noktası azalması sabiti. Bir molal parçaçık içeren çözücünün donma
noktasındaki azalma miktarı.
Molal kaynama noktası yükselmesi sabiti. Bir molal parçaçık içeren çözücünün
kaynama noktasındaki artma miktarı.
Molalite. Bir kilogram çözücü içerisinde çözünmüş maddenin mol sayısı.
Molarite. Bir litrede çözeltide çözünmüş olan maddenin mol sayısı.
Molar hacim. 1 mol maddenin kapladığı hacim.
Molar kütle. 1 mol atom veya molekülün gram cinsinden ağırlığı.
Molekül. Bileşiği oluşturan en küçük yapı.
Molekül formülü. Molekülü oluşturan atomların sayısını tam olarak gösteren
formül.
Molekül–gram. Bir mol kovalent bağlı bileşiğin kütlesi.
Molekül kütlesi. Bir moleküldeki atomların akb cinsinden toplam kütlesi.
Mor ötesi ışınlar. Dalga boyu 10–8 m ile 10–10 m arasında olan yüksek enerjili
dalgalar
Net iyon denklemi. Kimyasal reaksiyonda sadece rol alan iyonların gösterildiği
bir kimyasal denklem.
Normal kaynama noktası. Deniz seviyesindeki bir sıvının buhar basıncının, açık
hava basıncına (760 mmHg) eşit olduğu andaki sıcaklık değeri.
Normalite. Bir litre çözeltide çözünmüş maddenin eşdeğer-gram sayısı.
NŞA. Sıcaklığın 0°C ve basıncın 1 atm olan durum.
Nötr oksit. Ametallerin oksijence fakir olan oksitleridir.
Nötron. Atomun çekirdeğinde bulunan ve kütlesi yaklaşık 1 akb olan yüksüz
tanecik.
Nötürleşme reaksiyonu. Asitlerle, bazlar arasında oluşan reaksiyonlar.
Nükleer enerji. Radyoaktif reaksiyonlar sonucu açığa çıkan enerji, atom
enerjsi.
Nükleer reaktör. İçerisinde nükleer fizyon reaksiyonunun kontrollü bir şekilde
gerçekleştirildiği sistem.
Nükleer yakıt. Nükleer reaktörde enerji üretmek için kullanılan bölünebilen
izotopları içeren madde.
Nükleon. Proton ve nötron gibi atom çekirdeğini oluşturan temel
parçacıklar.
O – Ö - P
Oksi asit. Yapısında oksijen bulunduran asitler.
Oksidasyon sayısı. Bileşikteki bir atomun değerliği, bir elementin yükü.
Oksit. Oksijenin soygazlar ve flor haricindeki elementlerle yaptığı
bileşikler.
Ortalama serbest yol. Bir gaz molekülünün ortalama olarak iki çarpışma arasında
aldığı yol.
Oktet. Bir atomun en dış enerji seviyesindeki elektron sayısının 8 olması hali.
Orbital. Çekirdeğin etrafında dönen elektronların bulunma ihtimali en yüksek
olduğu bölgeleri ve elektronların hareketini belirleyen matematiksel dalga
denklemi.
Ozmos. Bir çözücünün yarı geçirgen bir zardan daha derişik bir çözeltiye
geçmesi.
p–bloku. Periyodik tabloda p–orbitallerinin dolmakta olduğu elementler grubu.
Pauli prensibi. Bir atomda dört quantum sayılarda birbirinin tamamen aynı olan
iki elektron bulunamaz.
Periyot. Periyodik sistemdeki yatay sıralar.Periyodik tablo. Kimyasal ve
fiziksel özellikleri göz önünde tutularak elementlerin atom numaralarına göre
sıralanışını gösteren çizelge.
Peroksit. O2–2 iyonu içeren oksit bileşikleridir.
Plazma. Gaz fazındaki atomların çok yüksek sıcaklıklarda iyonlaşarak çekirdek
ve elektronlarına ayrışması sonucu oluşan akışkan madde.
R – S – T
Proton. Atomun çekirdeğinde bulunan kütlesi 1 akb lik +1 yüklü atom altı
parçacıkları.
Pozitron parçacığı. Radyoaktif bir elementin çekirdeğindeki bir protonun bir
nötrona dönüşmesi ile açığa çıkan pozitif yüklü elektron.
Radyasyon. Enerjinin elektromanyetik dalgalar ya da parçacıklar halinde
yayılması.
Radyoaktiflik. Çekirdeğinin kararsızlığından dolayı bir atomun kendiliğinden,
sürekli olarak çeşitli ışımalar yaparak enerji yayması.
Radyoaktif izleyici. Biyolojik ve kimyasal süreçlerin izlenmesinde kullanılan
radyoaktif özelliğe sahip izotoplar.
Radyoaktif olay. Atomun çekirdeğinde meydana gelen herhangi bir değişiklik.
Radyoaktif serpinti. Bir nükleer patlama sonucu atmosfere yayılan radyoaktif
atıkların rüzgar ya da yağmurla tekrar yeryüzüne inmesi.
Radyografi. X ya da gama ışıması yardımı ile film ya da duyarlı plaka üzerinde
görüntü elde etme yöntemi.
Radyoizotop. Bir elementin radyoaktif özellik gösteren izotopları.
Raoult Kanunu. Çözeltinin uçucu olan bir bileşieninin buhar basıncı, bu
bileşenin mol kesri ile saf sıvısının buhar basıncı çarpımına eşittir.
Rutherford atom modeli. Atomun çekirdeğinde proton bulunup, çekirdeğin
etrafında tıpkı güneş sistemindeki gezegenler gibi dönen elektronlar mevcuttur.
s–bloku. Periyodik tablonun sol tarafında metal atomların oluşturduğu blok.
Sabit. Bir fiziksel niceliğe ait değişmez değer. Örneğin : Işık hızı ve
Avogadro sayısı birer sabittir.
Sabit oranlar kanunu. Herhangi bir bileşiği oluşturan maddelerin kütleleri
arasında daima sabit bir oran vardır.
Sert su. Sabun ile köpük oluşturmayan su. Eğer su içerisinde sertliğe sebep
olan HCO3– iyonu ve buna bağlı katyonlar var ise bu tür sulara geçici sertliğe
sahip sular denir. Eğer sertliğe HCO3– den başka (SO4–2 gibi) iyonlar sebep
oluyorsa böyle sulara kalıcı sertliğe sahip sular denir.
Seyreltik çözelti. Göreceli olarak az miktarda çözünen içeren çözelti.
Seyreltme. Bir çözeltinin konsantrasyonunun, çözeltiye çözücü eklemek sureti
ile azalması.
Sıcaklık. Termal ilişki içindeki maddeler arasında meydana gelen ısı akışını
tanımlayan fiziksel özellik.
Sıvı. Maddenin hali. Kütlesi ve hacmi belli olan fakat belirli bir şekli
olamayan maddedir. Bu yüzden içine konulduğu kabın şeklini alır.
Sıvı basıncı. Sıvı tarafından birim yüzeye uygulanan basınç.
Sıvı – buhar basıncı. Buhar fazına geçen, sıvı moleküllerinin uyguladığı
basınç.Sıvı – buhar dengesi. Bir sıvıdaki moleküllerin sıvı fazdan, gaz fazına
geçme (buharlaşma) hızları ile gaz fazından, sıvı fazına geçme hızlarının (yoğunlaşma)
eşit olması hâli..
Standart sıcaklık ve basınç. 273,15 K veya 0°C ve 101,33 kPa veya 1 atm (760
mmHg).
Stokiyometri. Kimyasal reaksiyonlardaki giren maddelerle, ürünler arasındaki
kütle ilişkileri.
Soğutma etkisi. Buharlaşma olan ortamda, ortalama kinetik enerjileri fazla olan
moleküllerin sıvıdan, gaz fazına geçmelerinden dolayı ortamın kinetik
enejisinin azalması yani ortamın soğuması.
Soygaz. Kimyasal reaksiyonlara karşı ilgisiz elementler. Periyodik tablodaki 8A
grubu elementleri.İnert veya asal gaz olarakta bilinirler.
Sulu çözelti. Çözücüsünün su olduğu çözelti.
Temel hâl. Bir atomun bütün elektronlarının en düşük enerjili haline sahip
olduğu durumdaki elektron dağılımı.
Termokimya. Kimyasal reaksiyonlardaki ısı değişimini inceleyen kimya bilimi.
Thomson atom modeli. Atom bir küre şeklinde olup, içerisinde protonlar ve
elektronlar rast gele yerlere,tıpkı kekin içerisindeki üzüm gibi dağılmış halde
bulunurlar.
Toprak alkali metaller. Periyodik tablonun 2A grubunda bulunan metaller.
Transuranyum elementleri. Atom numarası 92 den (Uranyum elementinin atom
numarasından ) büyük olan elementler.
Tuz. Asitlerle, bazların reaksiyonu sonucu oluşan ürün.
U – Ü – V – Y – Z
Uçucu sıvı. Moleküller arasında çekim kuvveti ve kaynama noktası düşük , buna
karşılık buhar basıncı yüksek olan sıvı.
Uçucu olmayan sıvı. Moleküller arasında çekim kuvveti ve kaynama noktası
yüksek, buna karşılık buhar basıncı düşük olan sıvı.
Uyarılmış hâl. Temel haldeki bir elektronun, dışarıdan enerji verilerek daha kararsız
olan bir dış yörüngeye çıkarılması hâli.
Ürün. Kimyasal reaksiyon sonucu oluşan maddeler.
Yanma. Isı ve ışık yayan reaksiyondur. Genelde organik maddelerin havadaki
oksijenle reaksiyona girerek karbondioksit ve su oluşturduğu reaksiyonlara
yanma reaksiyonu denir.
Yapay radyoaktiflik. Radyoaktif olmayan bir çekirdeğin yüksek enerjiye sahip
çeşitli tanecikler ile bobardımanı sonucu kararsız hale getirilmesi.
Yoğunlaşma. Ortalama kinetik enerjileri düşük olan gaz fazındaki moleküllerin
sıvı fazına geçmeleri.
Yük. Nötr bir yapı olan atomdan, elektron uzaklaştırarak ya da elektron ilave
ederek oluşturulan elektrik miktarı.
Yükseltgen. Kimyasal reaksiyonlarda elektron alarak (indirgenerek)
karşısındakini yükseltgeyen madde.
Yükseltgenme. Elementlerin elektron vererek bir değerlikten daha yüksek
değerliklere geçmesi.
Yükseltgenme basamağı. Bir elementin elektron alarak veya elektron vererek
aldığı değerlik, elektriksel yük.
Yükseltgenme reaksiyonu. Elementlerin, oksijenle yaptığı reaksiyon.
Yüzey gerilimi. Moleküller arası çekim kuvvetinden dolayı sıvının yüzeyinde
oluşan kuvvet.
Yüzde kütle. Bir elementin, 100 gram bileşiğindeki kütlesi.
Yüzde Verimi. Bir kimyasal tepkimeden elde edilen ürünün, aynı tepkimeden
kuramsal olarak elde edilebilecek ürün miktarına bölünerek bulunan ve yüzde ile
ifade edilen miktarı.
Zincirleme reaksiyon. Nükleer fizyon reaksiyonundan 235U gibi bölünebilen
çekirdeklerin nötron kaparak yeni çekirdeklere bölünmesi ve daha fazla sayıda
nötron oluşturması. Oluşan bu yeni nötronlar sayesinde reaksiyon büyüyerek
ilerler.
Yorumlar
Yorum Gönder